1960-67 dönemine ait parçalara ayırdığımız serinin üçüncü bölümünde; Françoise Hardy, Claude François ve Enrico Macias gibi isimlerin müzik piyasasına giriş yaptığı 1962 yılının dikkat çeken şarkılarına kulak verdik.
Programın açılışını Dalida’nın seslendirdiği Le petit Gonzales ile yaptık. Orijinalini Speedy Gonzales adıyla Amerikalı besteci, oyuncu ve yönetmen David Hess’in seslendirdiğini parçanın Fransızca sözlerini, daha sonra şarkıyı kendisi de yorumlayacak olan Danyel Gérard kaleme almıştı. 1961’de Philips stüdyosuyla sözleşme imzalayan ve kariyerini ünlü menajer Johnny Stark’a emanet eden Johnny Hallyday’in repertuvarının izleyeceği üç farklı yol, daha o yıllardan şekillenmeye başlamıştı. Yetmişlerin sonunda piyasaya çıkacak olan bir şarkısında da belirttiği gibi kariyeri boyunca “Rock’n’roll’a daima sadık kalan” Johnny, bunun yanında romantik baladları ihmal etmeyecek; ayrıca dönemin modasına uygun farklı türde şarkıları kaydetmekten de geri kalmayacaktı. Bu kapsamda 1961 Noel’inde piyasaya çıkan “Salut les copains” isimli albümde Viens danser le twist ve Twistin’USA ile twist akımına katılan genç adam, romantik slow Retiens la nuit ile de hayranlarının duygusal şarkı beklentilerine cevap vermeyi başarmıştı. Sözleri Charles Aznavour, müziği ise Georges Garvarentz imzalı parça, Johnny’nin sadece yeniyetmelerden oluşan hayran kitlesine yetişkinlerin de eklenmesini sağlayacak, bunun yanı sıra Marc Allégret’nin 1962’nin Ocak ayında gösterime giren ve Johnny’ye beyazperdenin kapılarını açan Les Parisiennes filminin açılışında da yer alacaktı. Johnny Hallyday’in 1962’de piyasaya sürdüğü bir diğer şarkı da onun piyasadaki konumuna ithafta bulunan L’idole des jeunes (Gençliğin idolü)’ydü. O yılın Ekim ayında, Amerikalı aktör ve şarkıcı Ricky Nelson’ın Teenage idol isimli parçasından Ralph Bernet’nin yazdığı sözlerle Fransızcaya uyarlanan parçanın, scopitone adı verilen görüntülü jukebox tarzı cihazlarda izlenebilen video klibi genç yönetmen Claude Lelouch tarafından çekilecek ve “gençliğin idolü” lakabı Johnny’ye uzun kariyerini boyunca adeta yapışıp kalacaktı.
Kısa süreliğine Mireille’in Le Petit Conservatoire’ında eğitim aldıktan sonra ilk kez 6 Şubat 1962’de bir televizyon programına katılarak La fille avec toi adlı parçasını seslendiren Françoise Hardy, o yaz sonradan romantik bir ilişki de yaşayacağı, fotoğrafçı Jean-Marie Périer ile tanıştı. Périer tarafından çekilen fotoğrafları, genç kadını yayın hayatına yeni başlayan Salut les copains dergisinin kapağına taşırken 28 Ekim 1962 gecesi, Fransız halkı anayasa referandumunun sonuçlarını beklerken bir müzik programında Tous les garçons et les filles adlı romantik parçasını söylemesi, Hardy’nin tüm Fransa tarafından tanınmasını sağladı. Olağanüstü ilgi gören parça, radyo ve jukebox’larda sık sık çalınacak, şarkının yer aldığı 45’lik yılsonunda beş yüz bin gibi bir satış rakamına ulaşacaktı. 2000 yılında parçanın ortaya çıkış hikâyesini anlatırken şöyle demiş Françoise Hardy: “Ben neşeli olan hiçbir şeye ilgi duymuyorum. Asıl aradığım şey güzellik. Sanatta güzellik çoğu zaman hüzünden gelir. Alfred de Musset'in dediği gibi: En umutsuz şarkılar en güzel olanlardır."
1962'nin dikkat çeken parçalarından biri de Richard Anthony tarafından seslendirilen J'entends siffler le train'di. Hedy West imzalı 500 Miles'ın Fransızca uyarlaması olan bu parçaya ait ilginç bir anektod da var. Trenin ıslık çaldığı duyuyorum anlamına geliyor şarkının ismi ve nakarat kısmı, Cezayir Savaşı'nın henüz sona erdiği o günlerde, cepheye çağırılan gençlere ve ailelerine, onları Akdeniz'in diğer tarafındaki bilinmezliklere doğru taşıyan trenleri hatırlatıyormuş. Richard Anthony, ilerleyen yıllarda kendisiyle yapılan bir röportajda: “O dönemde gençler o kirli Cezayir Savaşına gidiyordu. Anlaşılan o ki bu şarkıyı barakalarda söylüyorlarmış. Bunu gerçekten bilerek yapmamıştık” ifadelerini kullanmış.
Babasının işi gereği çocukluk yıllarını Kahire’de geçiren Claude François, 1956’da ailesiyle birlikte önce Nice’e daha sonra da Monaco’ya yerleşmişti. Ailesi zor günler geçirirken genç Claude’un aklında, babasının şiddetle karşı çıkmasına rağmen yalnızca müzik vardı. Genç adam bir süre perküsyon ve bateri çalmasının ardından Monte Carlo spor kulübünün orkestrasında bir iş buldu. 1961’in yaz aylarında, Saint-Tropez’de tanıştığı Brigitte Bardot ve Sacha Distel’in tavsiyeleri üzerine kariyerini Paris’te sürdürmeye karar veren Claude, o yılın Eylül ayında Fontana Plak’ın sanat direktörü Jean-Jacques Tilché’nin seçmelerine katıldı. Bunun sonucunda 1962’de “Kôkô” takma adıyla Le Nabou twist isimli ilk plağını yayınlama şansını elde etti ancak şarkı Afrika’da beğeni kazanmasına karşın Fransa’da hiç ilgi görmedi. Bu da yetmezmiş gibi kısa süre önce evlendiği İngiliz oyuncu ve şarkıcı Janet Woollacott tarafından Gilbert Bécaud için terk edilen Claude, yine de umutsuzluğa kapılmadı. Yine aynı yıl, menajer Paul Lederman’la tanışması sanatçının kariyerinin dönüm noktalarından biri oldu. Lederman’ın ön ayak olmasıyla Vline Buggy ile birlikte The Everly Brothers şarkısı Girls, Girls, Girls’ü Fransızca sözlerle Belles, belles, belles’e dönüştüren sanatçı, bu uyarlamayla büyük ses getirdi o yılın Aralık ayında Dalida ve İsveçli The Spotnicks grubuyla birlikte Olympia’da sahne aldı. Claude François'nın bunun yanı sıra 1962’nin Ekim ve Aralık ayları arasında Salut les Copains programına birçok kez katılması, şarkının sekiz yüz binin üzerinde bir satış rakamına ulaşarak müzik listesinin zirvesine oturmasını sağladı.
Arap-Endülüs müziği ustası kayınpederi Cheik Raymond’un, 1961’in Ocak ayında, Cezayir Savaşı sırasında sokak ortasında öldürülmesinin ardından ailesiyle birlikte Fransa’ya göç etme kararı alan Enrico Macias, ilk olarak kabarelerde boy göstermiş, çok geçmeden de Gilbert Bécaud’nun dikkatini çekerek onun konserlerinin açılışında sahne almaya başlamıştı. 1962’nin Ekim ayında, Cezayir’den zorunlu olarak göç eden aileleri konu alan bir televizyon programına katılarak burada kendisini Fransa’ya taşıyan gemide yazdığı Adieu mon pays (Elveda Ülkem) adlı parçayı seslendirmesi Enrico’nun geniş kitlelerce tanınmasını sağlayacak, sanatçı özellikle Fransa’da zor günler geçiren Cezayirli göçmenler için bir sembol haline gelecekti. Sebla Kutsal tarafından Sevinçlerim ve Gözyaşlarım adıyla Türkçeye çevrilen otobiyografisinde şu şekilde bahsediyor Enrico şarkıdan: “Büyükannem bana ilk gitarımı verdiğinde daha çocuktum. Yolculuk sırasında yanımda taşıdığım en önemli eşyam da yine o gitardı. Denizde ilerlerken gitarımı çıkarıp kendiliğimden çalmaya başladım. Aklıma bir melodi ve özellikle de kelimeler geliyordu. Hiç gerçek anlamda bir şarkı metni yazmamıştım o güne kadar ama Sidi Okba’nın güvertesinde içimden taşan kelimeleri not ettim hemen: Ülkemi terk ettim, evimi terk ettim, hayatımı, hazin hayatımı, Sebepsiz yere ardımdan sürüklüyorum, güneşimi terk ettim, mavi denizimi terk ettim, elveda der demez, anılarım gözümde canlandı. Şarkı iyi hoştu da o an için şarkı yazmaktan daha mühim dertlerim vardı. Zaten daha sonra metni okuduğumda melodisini bir türlü anımsayamayacaktım. Adieu mon pays isimli bu şarkının gelecekte hayatım ve kariyerim açısından ne kadar önemli olacağını elbette bilmiyordum. Ama acı dolu o saatlerde yazdığım bu şarkı, gerçek bir vedaydı.”
Geçen hafta 1961’de düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışmasını Lüksemburg adına yarışan Jean-Claude Pascal’in kazandığından bahsetmiştik. Bu nedenle ertesi yıl bu ülkede gerçekleşti organizasyon. On altı ülkenin boy gösterdiği gecede tam beş Fransızca şarkı yarıştı. İlk üç sırayı da yine Fransızca parçalar elde etti. Ev sahibi Lüksemburg adına yarışan Camillo Felgen, Petit bonhomme adlı parçasıyla üçüncü olurken, Monaco’yu temsil eden François Deguelt, Dis-rien’le ikinci sırada yer aldı. Birinciliği ise Fransa adına yarışan Isabelle Aubret, Un premier amour adlı parçasıyla kazandı. Eski bir sporcu olan ve on dört yaşındayken Fransa Jimnastik Şampiyonasını kazanan Aubret, yine 1962'de Jean Ferrat’nın Deux enfants au soleil adlı parçasını da kaydetmiş ve bu sayede Ferrat’yla ömür boyu sürecek sıkı bir dostluk kurmuştu. İlk başta Hugues Aufray ya da François Deguelt’in söylemesi planlanan ancak bu isimler tarafından kabul görmeyen sözleri Claude Delécluse imzalı bu parçayı o yıl Ferrat da, çok fazla istemeden de olsa kaydetmişti. Şarkının 1962 yazının en sevilen parçalardan birine dönüşmesi karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen sanatçı: “Parça insanları plajlarda dans ettirdi ve onların benim hakkımda bir fikir edinmesine neden oldu. Bu parça yüzünden uzun süre romantik şarkılar söyleyen biri sanıldım” diyecekti.
1959’da, Ne me quitte pas ve La valse à mille temps gibi parçalarla büyük yankı uyandıran Jacques Brel, 1962’de Philps stüdyosundan ayrılıp Barclay ile sözleşme imzalamış, bu etiket altındaki ilk albümünü de o yılın Mart ayında yayınlamıştı. Doğum yeri olan Belçika’ya adadığı Le plat pays’nin de yer aldığı bu albümün öne çıkan parçalarından biri de sanatçının burjuvaziyi eleştirdiği Les bourgeois’ydı. “Burjuvalar domuzlar gibidir, ne kadar yaşlanırlarsa o kadar aptallaşırlar” nakaratıyla hafızalara kazınan parçada, gençliklerinde burjuva kesimiyle dalga geçen ancak yaşlandıklarında alay ettikleri bu insanlara dönüşen üç arkadaşın hikâyesini, iki dakika elli bir saniye gibi kısa bir sürede büyük bir ustalıkla aktarıyordu Brel. Kendisiyle 1972 yılında yapılan bir röportajda: “Burjuvazi, sadece burjuvazi değil materyalizmin bir çeşididir, hayalleri öldüren şeydir, güzel olan ne varsa öldüren şeydir. Benim için burjuvazi budur. Adeta sıradanlaşmış bir ruhtur, insanları yaşlandıran bir olgudur, sevmediğim ne varsa onu ifade eder” demişti sanatçı.
1959’da bir turne kapsamında gittiği Fildişi sahillerinin Abidjan kentinde, iş adamı ve diplomat Hubert Ballay’le tanışan Barbara, Amerikalı aktör John Wayne’i andıran bu adama ilk görüşte âşık olmuştu. Ne var ki Barbara’nın Paris’e dönmesi gerekmekteydi ve Hubert kısa süre sonra onun yanına geleceğine söz verse de günler haftalar geçmesine karşın bu sözünü yerine getirmedi. Sabırsızlanmaya başlayan Barbara da sevgilisine duyduğu özlemi bir nebze olsun giderebilmek için ilk stüdyo albümüne de ismini veren ünlü Dis, quand reviendras-tu? (Söyle ne zaman geri geleceksin?) adlı şarkıyı yazdı. Barbara, parçayı ilk başta kendisi seslendirmek istemese ve Colette Renard ve Cora Vocaire gibi prestijli yorumculara teklif etse de nihayet 1962 Mayısında kaydı gerçekleştirdi ve aynı yılın Eylül ayında Denise Glaser’in sunduğu ünlü televizyon programı Discorama’da ismini Dis olarak kısaltarak seslendirdi. Yaşadığı çağın ilerisinde, güçlü bir karaktere sahip, özgür bir kadının yakarışlarını içeren parça, sanatçıya piyasadaki varlığını ispat etme ve yé-yé akımının ortasında kendini kabul ettirme konusunda büyük katkı sağlayacaktı.
Geçen haftaki programda Edith Piaf’ın ünlü Non je ne regrette rien isimli parçasının ortaya çıkış sürecinden bahsetmiştik. Piaf söz konusu şarkının gördüğü olağanüstü ilginin ardından, 1961’de, Olympia konser salonunun patronu Bruno Coquatrix’in ricası üzerine, birkaç ay boyunca verdiği konserler sayesinde bu efsanevi mekânı batmaktan kurtarmış buna karşın bu süreçte yorgun düşmüş, ancak ilaç desteğiyle ayakta duracak hale gelmişti. Morfin iğneleri sayesinde şarkı söyleyebilen sanatçı, 9 Ekim 1962’de, hasta ve bitkin durumda olmasına rağmen yirmi altı yaşındaki Théo Sarapo ile evlendi. Asıl adı Théophánis Lamboukas olan Yunan asıllı genç adamla bir süre önce Saint-Germain-des-Prés’de tanışıp sesine hayran kalan Piaf, ona şan dersleri alması için yardımcı olmuş ve soyadını bildiği tek Yunanca kelime olan Sagapo yani Seni Seviyorum’dan esinlenerek Sarapo olarak değiştirmişti. Yine aynı yıl, sekreteri ve menajeri olarak da görevlendirdiği yeni eşiyle birlikte sözü ve müziği Michel Emer imzasını taşıyan A quoi ça sert l’amour adlı parçayı kaydetti Piaf. Fransa dışında da büyük yankı uyandıran şarkıyı Olympia ve Bobino gibi salonlarda gerçekleşen konserlerde de seslendiren ikili, birlikte bir turneye de çıkmayı planlıyordu. Ne var ki sağlık durumu günden güne kötüleşen Piaf’ın, 10 Ekim 1963 günü hayata gözlerini yumması bu peri masalının sonunu getirdi. Piaf’ın ölümünden sonra, 1964’ten itibaren yayınladığı 45’liklerle müzik kariyerine devam eden Théo Sarapo’nun kaderi de pek parlak olmadı ne yazık ki. Sanılanın aksine Kaldırım Serçesinin servetiyle rahat bir yaşam sürmeyen, bunun yerine Piaf’tan kendisine kalan borçları ödemekle uğraşan talihsiz adam, 1970’te bir trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğinde henüz otuz dört yaşındaydı.
50’li yılların başında, Garnier Operası’na bariton olarak atanan babasının peşinden giderek Paris’e yerleşen Toulouse doğumlu Claude Nougaro, vaktinin büyük bölümünü dönemin birçok sanatçısı gibi Saint-Germain-des-Prés’de geçiriyordu. Burada şair Jacques Audiberti ile tanışan ve Philippe Clay (Joseph) ve Marcel Amont (Le Barbier de Séville) gibi isimler için şarkı sözü yazarlığı yapan genç adam, 1954’ten itibaren Le Lapin Agile kabaresinde kendi şarkılarını seslendirmeye başladı. 1959’da ilk albümü "Il y avait une ville"i kaydeden Nougaro, buna karşın ilk büyük başarısını 1962 yazının en sevilen şarkılarından biri olan, düzenlemesi Michel Legrand, müziği ise Jacques Datin imzalı Une petite fille ile elde etti. Yine aynı albümde yer alan Le Cinéma ve Les Don Juan gibi parçalar sanatçının favori temalarından biri olan yarı melek yarı şeytan ruhlu kadınlardan bahsederken, Yves Montand’ın da seslendirdiği Le jazz et la java onu Edith Piaf ile Louis Armstrong arasında bir yerde konumlandıracaktı.
Kaynaklar:
- 1001 histoires secrètes de chansons, Fabien Lecœuvre, Editions du Rocher, 2017
- La véritable histoire des chansons de Johnny Hallyday, Fabien Lecœuvre, Hugo Image, 2017
- L'odyssée de la chanson française, Gilles Verlant & Jean-Dominique Brierre, Hors Collection, 2006
- L'Intégrale Nougaro. L'histoire de toutes ses chansons, Laurent Balandras, Martinière BL, 2014
- Barbara - Si Mi La Ré, Baptiste Vignol, Grund, 2017
- La véritable histoire des chansons de Claude François, Fabien Lecœuvre, Hugo Image, 2022
- Jean Ferrat - Rouge Cerise, Baptiste Vignol, Grund, 2019
- Jacques Brel en 40 chansons, Baptiste Vignol, Hugo Image, 2018
- Sevinçlerim ve Gözyaşlarım, Enrico Macias, Butik Yayınları, 2017
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|
Dalida | Le Petit Gonzales | Best of 1956-1962 | 2:08 |
Johnny Hallyday | Retiens la nuit (BOF "Les Parisiennes") | Salut les copains | 2:57 |
Johnny Hallyday | L'idole des jeunes | L'idole des jeunes | 2:28 |
Françoise Hardy | Tous les garçons et les filles | Tous les garçons et les filles | 3:06 |
Richard Anthony | J'entends siffler le train | Age tendre: La Tournée des idoles Vol.3 | 2:50 |
Claude Francois | Belles! Belles! Belles! | Les 50 plus belles chansons | 2:14 |
Enrico Macias | Adieu mon pays | 20 chansons d'or | 2:48 |
Leny Escudero | Pour une amourette | Leny Escudero | 2:15 |
Isabelle Aubret | Un Premier Amour | Un Premier Amour | 2:32 |
Jean Ferrat | Deux enfants au soleil | Best of | 2:33 |
Jacques Brel | Les Bourgeois (Live Olympia 64) | Olympia 1964 | 2:48 |
Barbara | Dis quand reviendras-tu ? | Les indispensables | 2:49 |
Edith Piaf & Théo Sarapo | A quoi ça sert l'amour ? | Symphonique | 2:32 |
John William | Le jour le plus long | Double d'or: John William | 2:24 |
Claude Nougaro | Une Petite Fille | Au Théatre des Champs-Elysées | 2:25 |